Sizden Gelenler / Zamansız Hikayeler - Sadece Aptallar Rüya Görmez(miş). Ben Aptalım!



Görmediğin rüyaları hatırlamaya çalışmak, rüyaya yatmak gibi bir şey, bir hayalperestlik aşk.

Fotoğraflardaki gibi poloroid değil dünya. Ölmeden sevemiyorsun birini. Ve sevdiğin biri öldürmeden seni, aşk olmuyor adı.
Onu sevmemeyi hiç düşünmezsin. Güneş odasına hangi camından doğuyor; hayal edersin. Telefonu "efendim?" mi yoksa "alo!" diye mi açıyor, senin ona yakıştırdığın renkleri mi seviyor, yemeğini hızlı mı bitiriyor, merak edersin.
Ve işin acımasız yanı; sen soruların cevaplarını düşlerken, o elini başka yüreklere koymuş, hayatı, senden çok uzaklarda yaşıyor. İki kişi...

Sahipsiz kaldırımlar, yalnızca hayatın sahipleri şarapçıların değil elbet. Düşüncelerini içip yürüyorsun kimi zaman. Ve çoğu zaman gözlerin bulut, bedenin yağmur arıyor alacakaranlıktan az zaman önce. Aşksız bakan boş gözleri es geçiyorsun. Eğer bir kadın/adam düşen yaprağa gülümsüyorsa dikkatini çekiyor. Çünkü senden birileri var bu şehirde. Yalnız değilsin (yalanı).

Avuntular pençelemiş ruhunu. Salsan özgürlüğe, yuvasız kuş olur mu? Oluyor işte! Artık yalnızlıkları takip etmek zor. Mezarını kazıyorsun anıların. Her aşk birbirinin ayak ucuna yatıyor. Her dost senden uzağa, ufka yakın mezar seçiyor. Bir yıl daha katılıyor aramıza.. Artık hatıraları takip etmek zor.. Yaşanmışlıklar eskidikçe eskiyor. Bir o eskimiyor. Lanetler okuyorsun, kendine küfürlerin eskiyor. Daha da sinirleniyorsun, kendine nefretin artıyor. Nefretten aşk doğuyor. Aşk güçleniyor. Müstakbel hatıralar, geleceği geç-miş yapmaya geliyor.

Yeniliyoruz. Her seferinde.