DENEME: SUNAY AKIN - FABLLAR ÜZERİNE

İnsanların dünyasının hayvanların sırtına yüklenerek anlatıldığı öyküleri sevemedim bir türlü. Hani şu 'fabl' denilen türden söz ediyorum. Böylesi öyküleri son derece didaktik bulduğumdan, içerdikleri mesajlar düşünceme sokulmuş bir parmak gibi hayallerimi acıtmıştır. Fabl denilince de akıllara ilk gelen Lafonten oluyor elbette. İşte ben, Fransız şair Lafonten'in yazdıklarına ilkokul sıralarından beri ısınamadım gitti. Orhan Veli'nin Türkçemize kazandırdığı Lafonten'in fablları, hayvanlar hakkında yıllardır önyargılar oluşturmuştur ve
ne yazıktır ki, bu yanılgılar günümüzde de devam etmektedir. Sakın ola ki adamın arkasından konuştuğumu sanmayın. Paris'te, ünlü Perlaşez Mezarlığı'nda mezarını buldum ve hakkındaki düşüncelerimi Lafonten'in yüzüne karşı söyledim!

ALINTI: PAULO COELHO - ŞEYTAN ve GENÇ KADIN

..."Yolları oldukça uzunmuş, yokuş yukarı gidiyorlarmış, güneş yakıcıymış, ter içinde kalmışlar, susamışlar. Bir dönemecin ardında harika bir mermer kapı görmüşler; kapı, ortasında bir çeşme bulunan altın döşeli bir meydana açılıyormuş, çeşmeden berrak bir su akıyormuş. Yolcu kapıdaki bekçiye dönmüş,
'İyi günler.'
'İyi günler,' diye yanıt vermiş bekçi.
'Burası harika bir yer, adı ne?'
'Burası cennet.'

ÖYKÜ: SAİT FAİK ABASIYANIK - ÇATIŞMA





Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman parçası ile karıştırıyorum.
Burnuma yıldızlardan, çamurdan, tohumdan, yosundan, denizden, albümin ve asit parçalarından güzel diyebileceğim bir koku; taze balıkların taze kokusu daha meme emmemiş, yıkanmamış çocuk kokusu, süt kokusu, bir genç saç kokusu geliyor.

Can Yücel'den Kadın ve Rakı...



Rakıyı içen kadın gülüyorsa, o gülüşün ardında en az dokuz roman, on dört tane de film repliği yatar.
Rakıyı içen kadının gülüşünde, bu dünyanın en zararsız mutluluğu vardır; çünkü büyük gülerler, büyük susarlar…